antioksidan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
antioksidan etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Zencefil Kansere İyi Gelir mi?

Yarar Zarar Salı, Şubat 13, 2024 0 Yorum

 Zencefilin Anti-Kanser Özellikleri: Bilimsel Araştırmalar ve Potansiyel Etkileri

Kanser, dünya genelinde ciddi sağlık sorunlarından biri olarak kabul edilir ve tedavi seçeneklerinin geliştirilmesi için sürekli araştırmalar yapılır. Geleneksel bitkisel tedavilerin popülerliği arttıkça, zencefil gibi bitkilerin kanserle mücadelede potansiyel etkileri giderek daha fazla ilgi çekmektedir. Bu makalede, zencefilin anti-kanser özellikleriyle ilgili bilimsel araştırmaları inceleyeceğiz ve bu bitkinin kanserle mücadeledeki potansiyel etkilerini tartışacağız.

Zencefilin Biyolojik Aktif Bileşenleri

Zencefil (Zingiber officinale), gingerol, shogaol ve zingerone gibi biyoaktif bileşikler açısından zengin bir kök bitkisidir. Bu bileşiklerin antioksidan, anti-inflamatuar ve anti-kanser özellikleri olduğu bilinmektedir. Özellikle, gingerol zencefilin ana biyoaktif bileşeni olarak bilinir ve kanserle mücadelede önemli bir rol oynar.

Laboratuvar Çalışmalarındaki Bulgular

Laboratuvar çalışmaları, zencefilin çeşitli kanser hücre hatları üzerinde anti-kanser etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Örneğin, birçok araştırma, zencefil özütlerinin kolon kanseri, meme kanseri, prostat kanseri ve pankreas kanseri gibi çeşitli kanser türlerinin hücre büyümesini durdurduğunu ve hatta kanser hücrelerinin apoptozunu (programlanmış hücre ölümü) uyardığını göstermiştir.

Bununla birlikte, bazı araştırmaların sonuçları tutarsız olabilir ve zencefilin kanserle mücadeledeki etkilerini değerlendirmek için daha fazla klinik çalışmaya ihtiyaç vardır. Ayrıca, laboratuvar koşullarında elde edilen sonuçların insan vücudu üzerindeki etkileri hakkında kesin sonuçlar çıkarmak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Anti-inflamatuar ve Anti-oksidan Etkilerin Rolü

Zencefilin anti-kanser etkilerinin bir kısmı, anti-inflamatuar ve anti-oksidan özelliklerinden kaynaklanmaktadır. Kronik inflamasyonun kanser gelişimi ve ilerlemesi üzerindeki etkileri bilinmektedir ve zencefilin anti-inflamatuar özellikleri bu süreci engelleyebilir. Ayrıca, anti-oksidanlar serbest radikalleri nötralize ederek hücresel hasarı azaltabilir ve kanser riskini azaltabilir.

Klinik Çalışmaların Rolü ve Gelecek Yönelimler

Zencefilin anti-kanser etkilerini değerlendirmek için yapılan klinik çalışmalar sınırlıdır ve çoğunlukla laboratuvar çalışmaları tarafından desteklenmektedir. Ancak, bazı klinik çalışmalar, zencefil takviyesinin kanserli hastalarda inflamasyonu azalttığını ve yaşam kalitesini artırdığını göstermiştir.

Gelecekte, daha fazla klinik çalışma yapılması ve zencefilin kanser tedavisi ve önlenmesindeki potansiyel etkilerini değerlendirmek için daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır. Ayrıca, zencefilin kanser tedavisiyle birlikte kullanımının etkinliği ve güvenliği hakkında daha fazla bilgiye ihtiyaç vardır.

Sonuç

Zencefil, anti-kanser özelliklere sahip olduğu bilinen biyoaktif bileşenler içerir. Laboratuvar çalışmaları, zencefilin çeşitli kanser hücreleri üzerinde anti-kanser etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Ancak, bu bulguların insanlar üzerindeki etkilerini değerlendirmek için daha fazla klinik araştırmaya ihtiyaç vardır. Zencefilin kanserle mücadeledeki potansiyel etkilerini daha iyi anlamak için gelecekteki araştırmaların odaklanması gereken alanlardan biridir.

Zencefil Nedir? Zencefil Bitkisi Hakkında Bilgiler

Yarar Zarar Salı, Şubat 13, 2024 0 Yorum

 Zencefil: Doğanın Güçlü Bir İksiri

Zencefil, Zingiber officinale adı verilen bir bitkinin kökünden elde edilen bir baharattır ve yüzyıllardır tıbbi ve mutfak kullanımıyla bilinmektedir. Tadı baharatlı ve hafif acı olan bu bitki, Asya'nın tropikal bölgelerine özgüdür ve genellikle taze veya toz halinde tüketilir. Ancak, zencefilin sadece lezzetli bir baharat olmadığı bilinmektedir; aynı zamanda çeşitli sağlık yararları da bulunmaktadır.

Kimyasal Bileşimi ve Besin Değeri

Zencefil, gingerol, shogaol ve zingerone gibi biyoaktif bileşikler içerir. Bu bileşikler, zencefili antioksidan, anti-inflamatuar, anti-mikrobiyal ve antikanserojenik özelliklere sahip yapar. Ayrıca, zencefil lif, vitamin C, demir, potasyum ve magnezyum gibi besleyici öğeler bakımından da zengindir.

Sağlık Yararları

  1. Mide Rahatlatıcı Etkiler: Zencefil, mide bulantısı ve sindirim sorunlarına karşı etkili bir doğal çözüm olarak kullanılır. Araştırmalar, hamilelik mide bulantısı, deniz hastalığı ve kemoterapiye bağlı mide bulantısı gibi durumların tedavisinde zencefilin etkili olduğunu göstermektedir.


  2. Anti-inflamatuar ve Ağrı Giderici: Zencefil, vücuttaki inflamasyonu azaltarak ve ağrıyı hafifleterek osteoartrit ve romatoid artrit gibi inflamatuar hastalıkların semptomlarını hafifletebilir.

  3. Bağışıklık Sistemi Desteği: Zencefil, antioksidan özellikleri sayesinde bağışıklık sistemini güçlendirebilir ve hastalıklara karşı vücudu koruyabilir.

  4. Kan Şekerini Dengeleme: Bazı çalışmalar, zencefilin kan şekerini düzenleme yeteneğine işaret etmektedir. Bu da diyabet yönetiminde potansiyel bir yardımcı olabileceğini gösterir.

  5. Kanserle Mücadelede Potansiyel Etkiler: Laboratuvar çalışmaları, zencefilin bazı kanser hücrelerinin büyümesini durdurabileceğini ve kanser hücrelerinin ölümünü teşvik edebileceğini göstermiştir. Ancak, bu konuda daha fazla araştırmaya ihtiyaç vardır.

Nasıl Kullanılır?

Zencefil, çeşitli yemeklerde ve içeceklerde kullanılabilir. Taze zencefil kökünü rendeleyerek veya dilimleyerek çay, smoothie veya yemeklere ekleyebilirsiniz. Toz zencefil, çeşitli tariflerde kullanılabilir veya sıcak içeceklerde, özellikle de grip veya soğuk algınlığı sırasında bal ve limonla karıştırılarak tüketilebilir.

Ancak, herhangi bir bitkisel takviye veya tedavi rejimine başlamadan önce, özellikle kronik bir sağlık durumunuz varsa, bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.

Sonuç

Zencefil, lezzetli bir baharat olmanın ötesinde, birçok sağlık yararı sunan güçlü bir bitkidir. Anti-inflamatuar, antioksidan ve sindirim sistemi üzerindeki olumlu etkileri, onu birçok kişi için tercih edilen bir doğal tedavi haline getirir. Ancak, zencefilin herhangi bir sağlık durumunu tedavi etmek için tek başına kullanılmaması ve uygun dozlarda tüketilmesi önemlidir.

Lavanta Çayının Mucizevi Yararları

Yarar Zarar Pazartesi, Şubat 12, 2024 0 Yorum

    Bu yazımızda lavanta çayının mucizevi yararları hakkında bilgi vermek istiyorum sizlere.


Lavanta çayı, lavanta bitkisinin çiçeklerinden elde edilen ve tarih boyunca farklı kültürlerde sağlık ve zindelik için kullanılan popüler bir bitki çayıdır. Lavanta bitkisinin Latince adı Lavandula angustifolia'dır ve zengin bir aroma ve hoş kokusuyla tanınır. Ancak sadece hoş kokusuyla değil, aynı zamanda sağlık yararlarıyla da bilinir. Lavanta çayı, bu faydalarıyla dünya çapında popülerlik kazanmıştır. İşte lavanta çayının sağlık üzerindeki etkilerine dair detaylar:


Stres ve Anksiyeteyi Azaltır: Lavanta çayı, içeriğinde bulunan doğal bileşenler sayesinde stresi azaltmaya yardımcı olabilir. Lavanta, sakinleştirici özellikleriyle bilinir ve çayı içmek, sakinlik ve gevşeme hissiyatını artırabilir. Bu nedenle, zorlu bir günün ardından bir fincan lavanta çayı içmek, ruh halinizi iyileştirebilir ve stresi azaltabilir.

Uykusuzluğu Giderir: Lavanta çayının rahatlatıcı etkileri, uykusuzlukla mücadele etmede yardımcı olabilir. Uyumadan önce bir fincan lavanta çayı içmek, uyku kalitesini artırabilir ve daha derin bir uykuya dalmanıza yardımcı olabilir. Bu da vücudunuzun yenilenmesine ve enerjinin yeniden kazanılmasına yardımcı olabilir.

Sinir Sistemi Üzerinde Olumlu Etkileri Vardır: Lavanta çayı, sinir sistemini sakinleştirici etkileriyle dengelemeye yardımcı olabilir. Sinir sistemi üzerindeki bu olumlu etkiler, özellikle sinirsel gerginlik, baş ağrısı ve sinirsel rahatsızlıklarla mücadele edenler için faydalı olabilir.

Antioksidan Özelliklere Sahiptir: Lavanta çayı, antioksidan bakımından zengin bir içecektir. Antioksidanlar, vücudu serbest radikallere karşı koruyarak hücresel hasarı azaltabilir ve yaşlanmayı geciktirebilir. Dolayısıyla, lavanta çayı düzenli olarak tüketildiğinde, vücuttaki antioksidan seviyelerini artırarak genel sağlığı destekleyebilir.

Mide Rahatsızlıklarını Hafifletir: Lavanta çayı, mide rahatsızlıklarını hafifletmeye yardımcı olabilir. Özellikle sindirim sistemi sorunları, gaz ve şişkinlik gibi durumlarla başa çıkmak için kullanılabilir. Lavanta çayı, sindirimi kolaylaştırabilir ve mide rahatsızlıklarını yatıştırabilir.

Bağışıklık Sistemini Güçlendirir: Lavanta çayı, bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olabilir. İçeriğinde bulunan antioksidanlar ve vitaminler, vücudu hastalıklara karşı koruyabilir ve genel sağlığı iyileştirebilir.

Ağrıyı Azaltır: Lavanta çayı, ağrıyı hafifletmeye yardımcı olabilir. Özellikle baş ağrısı, kas ağrısı ve migren gibi durumlarla mücadelede kullanılabilir. Lavanta çayının rahatlatıcı özellikleri, ağrıyı hafifletmek için etkili olabilir.

Cilt Sağlığını Destekler: Lavanta çayı, cilt sağlığını desteklemeye yardımcı olabilir. Antioksidan özellikleri sayesinde cildi serbest radikallere karşı koruyabilir ve yaşlanma belirtilerini azaltabilir. Ayrıca, lavanta çayı cildin nem dengesini koruyabilir ve sivilce gibi cilt sorunlarını hafifletebilir.

Solunum Yollarını Açar: Lavanta çayı, solunum yollarını açmaya yardımcı olabilir. Özellikle soğuk algınlığı ve grip gibi solunum yolu enfeksiyonlarıyla mücadelede kullanılabilir. Lavanta çayı bu durumlarda tüketildiğinde, solunum yollarını rahatlatabilir ve solunum problemlerini hafifletebilir.

Sonuç olarak, lavanta çayı pek çok sağlık faydası sunan doğal bir içecektir. Ancak, herhangi bir bitkisel ürün gibi, lavanta çayını düzenli olarak tüketmeden önce bir sağlık uzmanına danışmak önemlidir. Ayrıca, lavanta çayının yan etkileri olabileceğini unutmamak önemlidir ve aşırı tüketimden kaçınılmalıdır.

Karanfilin Bilimsel Olarak Kanıtlanmış Faydaları

Yarar Zarar Salı, Şubat 06, 2024 0 Yorum

 Bu makalemizde sizlere karanfilin faydaları hakkında bilgiler vermek istiyorum. 


Karanfil
, bin yıllardır alternatif tıpta kullanılan bir bitki olup, sağlığımıza birçok fayda sağlamaktadır. İşte karanfilin bilimsel olarak kanıtlanmış bazı faydaları:

  • Ağız Kokusu ve Diş Sağlığı: Karanfil, ağız kokusunu gidermede etkilidir. Aynı zamanda diş eti sağlığını korumak için kullanılabilir. Karanfil suyuyla yapılan gargara, diş etlerini korur ve ağız kokusunu azaltır.
  • Sindirim Sistemi Desteği: Sindirim sistemindeki zararlı maddeleri dışa atan karanfil, sindirim problemlerinde ve gaz sorunlarında iyileştirici olarak kullanılabilir. Ayrıca mide problemlerine de yardımcı olabilir.
  • Karaciğer ve Cilt Sağlığı: Karanfil suyu, karaciğerin kendini yenilemesine yardımcı olabilir. Aynı zamanda cildin kendini yenilemesine destek olur. İleri yaşlarda karşılaşılan kemik erimesi sorunlarının önüne de karanfil tüketilerek geçilebilir.
  • Antioksidan Etki: Güçlü bir antioksidan olan karanfil, bağışıklık sistemine olumlu yönde etki sağlar. Beyaz kan hücrelerinin artmasına destek olur ve kansızlığın azalmasına yardımcı olabilir.
  • Ağrı Kesici Özellikler: Karanfil içerisinde bulunan bazı maddeler, kısa sürede ağrıyı kesici özelliklere sahiptir. Üst solunum yolları hastalıklarında suyu içilerek tedavi sağlanabilen karanfil, baş ağrısı için de önerilir.
  • Kanserle Mücadele: Araştırmalar, karanfilin akciğer kanserinin ilk evresinde etkili olduğunu göstermektedir. Ayrıca karanfilin kanser önleyici kapasitesi olduğu belirtilmektedir.

Unutulmamalıdır ki bu bilgiler genel bilgi amaçlıdır ve herhangi bir sağlık sorunu için doktora danışmak önemlidir. Karanfilin faydalarını daha detaylı öğrenmek için sağlık uzmanlarına danışmanızı öneririm. 🌿

Evde Elma Sirkesi Nasıl Yapılır - Elma Sirkesi Tarifi

Yarar Zarar Cuma, Nisan 03, 2020 1 Yorum
doğal elma sirkesi ev yapımı
     Merhaba sevgili dostlar, ben doğal beslenmeye çalışan ve kefir, sirke gibi fermente gıdaların faydalarını bilen biri olarak evde doğal sirke yapımı denemelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Hiçbir gıdanın doğalını bulmak artık neredeyse imkansız hale geldi. Yediğimiz hazır paketli gıdalar, hormonlu ve tarım ilaçlı meyve ve sebzelerin vücudumuza verdiği zararı anlatmaya sayfalar yetmez. Bu yüzden kendimize ve sağlığımıza ne kadar dikkat edersek o kadar kaliteli bir hayat süreriz. Marketlerden aldığımız sirke elbette doğal bir sirke değildir.  Ticarette bulunan %50 veya %80 'lik asetik asitten su ile istenilen ekşilik derecesine kadar sulandırılmakla yapılmaktadır. ... Üzüm veya şekerli meyvelerden veya diğer hammaddelerden önce alkol ve sonra asetik asit fermantasyonuyla elde edilen sirkeye denir. Yani sakın ola faydalı diye suni sirke falan içmeye çalışmayın. 

      Sirkenin bir çok faydası olduğu söyleniyor. Probiyotik ve fermente bir ürün olan sirkenin faydaları isimli yazımızı okuyarak bu faydaları öğrenebilirsiniz. Bu yazımızda sirkenin nasıl yapılacağı ve ev yapımı sirke hakkında bilgiler vereceğiz.
       

   İnternette bir çok sirke tarifi var ben de bunları denedim ve elde ettiğim sonuçları yazmak istiyorum. Sirke yapımı için en uygun elma türü şeker oranı yüksek kış elmalarıdır. Değişik çeşitlerin bir araya getirilerek kullanılması da sirkeye ayrı bir lezzet katar. Sirke yapımında kaçınılması gereken elma türleriyse ham ve ekşi olanlardır. Sirke yapımında dikkat edilecek en önemli konuysa hijyendir.

  • Elmalar tatlı ve sulu olursa daha iyi sonuç alırsınız.
  • Kaç kilo elma diyecek olursanız elde edeceğiniz elma suyu ve kavanoza göre değişir. O yüzden 1 kilo da olabilir 3-4 kilo da.
  • Hijyen çok önemli elmaları güzelce yıkayın ve kurulayın.
  • Geniş ağızlı 3 veya 5 litlerik bir cam kavanoz kullanın.
  • Katı meyve suyu sıkacağı ile elmaların suyunu sıkın. 
  • Posasını ayırın. Ben denedim posasız daha temiz oluyor.
  • Kavanozun temiz olmasına özen gösterin.
  • Sıktığınız elma suyunu kavanoza boşaltın. En az yarısına kadar gelecek şekilde olsun.
  • Kalan kısma kaynamış soğumuş ya da hazır su ilave edin. 
  • Kavanozun ağzına kadar dolmasın, incelen kısmın 2-3 parmak altında kalsın.
  • İçerisine doğal sirke veya varsa sirke anası koyun.
  • Biraz bal katarsanız elma suyundaki şeker az ise faydası olur.
  • Nohut, bulgur ekleyenler var ama nohut ve bulgur eklediğim sirkelerden verim alamadım. Belki ben hata yaptım bilemiyorum ama koku ve tadında bozulma oldu.
  • Doğal sirke bulamazsanız suni sirke de katabilirsiniz.
  • Kavanozun ağzını temiz beyaz bir tülbent vb bir örtü ile kapatıp lastik ile sağlamlaştırın.
  • Çok soğuk veya çok sıcak olmayan 20-25 derecelik bir ısı ve karanlık bir yerde bekletin.
  • Posalar üste çıkarsa her gün karıştırın. Unutmayın hijyen çok önemli.
  • Yavaş yavaş şeker alkole ve daha sonra asetik asite dönüşecek.
  • Tadı sirke tadına benzemeye başlayacak ve kokusu çıkacak.
  • 3-6 hafta içerisinde sirkeleşme olacak.
  • Üzerinde beyaz bir şeffaf tabaka oluşacak. Bu sirke anasıdır.
  • Sirke anası kalınlaşıp dibe çöktüğünde sirkeleşme bitmiştir.
  • Suyu da artık bulanık değil şeffaftır.
  • Tadına da bakarsanız elma aroması ile ağzı hafif yakan sirke tadı gelmiştir.
  • Sirke anasını hava almayacak bir kaba koyup üzerine de kapatacak kadar sirke koyarak saklayabilirsiniz. Daha sonraki sirke yapımlarınızda kullanabilirsiniz.
  • İşte bu kadar :)
     
Diğer bir tarif, elma suyu sıkılmadan elmalar doğranarak kavanozun yarısını geçecek kadar kavanoza doldurulur. Üzerine temiz su 4-5 nohut, bal ve yine doğal elma sirkesi eklenir. Bu tarif ile de sirke yapılabilir ancak aroması daha az oluyor. Kendi deneyimim.
    
   Deneyin ve buraya yorumlarınızı ve sorularınızı yazın lütfen. 

   Sağlıkla kalın...



Kayısı ve Kuru Kayısının Yararları

Yarar Zarar Perşembe, Mart 16, 2017 0 Yorum

 Kayısının Sağlığa Faydaları

Çocukken ağaçlara tırmanır oyunlar oynardık. Bahçemizdeki kayısı ağacı ise en sevdiğimiz ağaçtı. Kolayca tırmandığımız için dallarında dolaşırdık, arkadaşımızdı o ağaç, sırdaşımızdı. Yalnız kalmak istediğimizde bile o ağaca gidip sığınırdık. Apartmanlarda büyüyen çocuklardan farkımız belkide buydu bizim, arkadaş olduğumuz bu ağaçların doğrudan dalından meyve yemek. Çağla iken yarı olgunlaşmışken ve kayısı haline geldiğinde sürekli taptaze kayısı yemek, hormonsuz, ilaçsız. Şimdilerde neredeyse bulmak imkansız oldu... Bu faydalı meyveyi o yaşlarda bu kadar bol ve doğal bulup yediğim için kendimi şanslı hissediyorum. İşte size kayısının ve kuru kayısının faydaları...Bu bilgiler internetten derlenmiştir.

Kabızlık: Kabızlık dışkının kuruyup sertleşmesi sebebiyle oluşur. Normalden daha sert olan dışkı bağırsaklardan daha zor geçer ve vücuttan atılması zorlaşır. Bazı ilaçlar kabızlığa yol açabilir yalnız kabızlığın başlıca sebebi kötü beslenme alışkanlıklarıdır.

Eğer yeteri kadar su içmiyorsanız, kötü besleniyorsanız (fast-food, konserve gıdalar..vb) ve almanız gereken besin lifini almıyorsanız kabızlık riski yükselir. En çok besin lifi içeren meyveler arasında bulunan kayısı hem kabızlığı engellemek hem de kabızlığın tedavisi için tavsiyelmektedir.

1 adet orta boy kayısı aşağı yukarı 1 gram besin lifi içerir ve bu miktar günlük besin lifi ihtiyacının %3’üne denk gelir. Dışkıyı yumuşatarak bağırsaklardan geçişini basitlaştıran besin lifi sağlıklı bir sindirim sistemi için oldukça önemlidir.

Besin lifi yalnızca kabızlığın geçmesine değil bunun yanı sıra kötü kolesterolün düşürülmesine de yardım eder. Sık sık kabızlık problemu yaşıyorsanız kayısı dışında lif bakımından zengin ahududu, yaban mersini, armut, greyfurt ve erik gibi meyveleri daha fazla tüketmelisiniz.


Kemik Sağlığı: Kayısı sağlıklı kemik gelişimi ve kemik yapısının korunması için gerekli olan vitamin ve minerallerin çoğunu içermektedir. Belki tek başına kemikleri güvenliğini sağlamak için yeterli değildir yalnız kemik sağlığının ön planda olduğu bir beslenme programı uyguluyorsanız kayısıyı Yemeniz gereken meyveler listesine ekleyebilirsiniz.

Kemikler için önemli kalsiyum, fosfor, manganez, demir ve bakır mineralleri bakımından zengin olan kayısı osteoporoz gibi kemik hastalıklarından korunmak için tavsiyelen meyvelerden biridir.

Kalp Sağlığı: Bitki kaynaklı gıdalara özgü (polifenolik antioksidanlar) flavonoid ve diğer antioksidanlar bakımından zengin olan kayısı kalp hastalıkları dahil olmak suretiyle birçok ciddi hastalığın görülme riskini artıran “oksidatif gerilimi” dengeler.

Ayrıca bu antioksidanlar vücudumuz tarafından kılcal damar duvarlarının yapısını muhafaza etmek için kullanılırlar.

Göz Sağlığı: Kayısıya rengini veren karotenoid ve lütein üzerine yapılan araştırmalar bu pigmentlerin göz sağlığının korunmasına yardımcı olduğunu ve yaşla beraber ortaya çıkan göz hastalıklarının riskini düşürdüğünü ortaya koymaktadır.

C vitamini bakımından zengin olan kayısı ve greyfurt, portakal, çilek, yeşil yapraklı sebzeler, Brüksel lahanası gibi meyve ve sebzeleri daha fazla Yemeniz katarak, sarı nokta hastalığı (uygunar denesil) gibi hastalıkların görülme olasılığını ciddi anlamda azaltacaktır.


İltihap: Sadece bitkisel besinlerde bulunan kateşinler (catechins) bakımından zengin olan kayısı (1 adet kayısı 4-5 gram kadar kateşin içerir) bu özelliğiyle Romatizma, bronşit gibi iltihaplı hastalıkların tedavisine yardımcı olabilir.

Yapılan araştırmalar kateşinlerin iltihabın kritik adımlarından biri olan cyclooxygenase-2 (cox-2) enziminin etkinliğini baskıladığını ortaya koymaktadır. Ancak bu araştırmaların sayısı henüz yeterli düzeyde değildir ve kayısının bu yararı ile ilgili daha fazla bilgi için insanların katılımı ile yapılacak bilimsel çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır.

Potasyum: Vücut işlevlerinin devam edebilmesi için kritik bir mineral ve elektrolit olan potasyum vücutta sıvı dengesinin sağlanmasına, kalp ritminin korunmasına, kkatiyenrın hareket etmesine, sinir sisteminin doğru çalışmasına ve böbreklerin kanı filtrelemesine yardım eder.

1 adet kayısı günlük potasyum ihtiyacının %3’ünü karşılar ve bu önemli mineral için son derece sağlıklı bir kaynaktır.

Demir: Eksikliğinde halsizlik, baş ağrısı, baş dönmesi, ağız içi yaraları, saç ve cildin syetişkinlaşması gibi belirtiler görülen demir minerali kanın bütün dokulara ve organlara oksijen taşımasını sağlayan kırmızı kan hücresi üretiminde kullanılır.

Demir içeren meyve ve sebzeler arasında ilk sıralarda bulunan kuru kayısının 100 gramı 6 mg demir içerir ve bu miktar günlük olarak alınması tavsiyelen demir miktarının %35’ine denk gelmektedir.

Demir eksikliği yaşıyorsanız kuru kayısı dışında kurutulmuş domates, taze maydanoz, ıspanak, yeşil zeytin ve kuru üzümü beslenme listenize ekleyebilirsiniz.

Kayısının Diğer Faydaları

Kayısı yağı cilt tarafından hızlı emilir ve emildikten sonra cildi yağlı bırakmaz. Egzama kaşıntısı gibi cildi tahriş eden problemlera karşı kayısı yağı kullanabilmeniz mümkün.

Kayısının ateş düşürücü etkisi vardır ve soğuk algınlığı gibi ateşli hastalıkların tedavisine yardımcı besinler arasındadır.

1 adet kayısı 17 kalori içerir. Kalorisi en düşük meyve değil belki yalnız besin lifi bakımından zengin olduğu için öğün aralarında 2-3 adet kayısı yiyerek tokluk sürenizi uzatabilirsiniz.

Kayısı yağı kullanarak hazırlayacağınız yüz maskeleri cildin elastikiyetini korumasına yardım eder ve kırışıklık oluşumunu geciktirir.

Hassas bir cildiniz varsa ve kimyasal maddeler içeren nemlendirici kremler kullanamıyorsanız A ve C vitaminleri içeren, bunun yanı sıra etkili bir nemlendirici olan kayısı yağını deneyebilirsiniz.

Saça birçok yararı bulunan oleik ve linoleik asitler bakımından zengin kayısı yağını yıpranmış saçları yumuşatmak için kullanabilmeniz mümkün.

Saç derisinin aşırı kurumasına neden olan sedef, egzema, kepek gibi problemler için kayısı yağını deneyebilirsiniz. Saç derinize kayısı yağıyla masaj yaptığınızda A ve E vitaminleri ile cildin yenilenmesine yardımcı olarak saç derisini derinlemesine nemlendirecektir.

Kayısının Besin Değerleri
100 gram çiğ kayısı;

48 kalori
2 gr besin lifi
9 gr şeker
0.4 gr yağ
86.4 gr su
1926 IU A vitamini (günlük ihtiyacın %39’u)
10 mg C vitamini (günlük ihtiyacın %17’si)
0.9 mg E vitamini (günlük ihtiyacın %4’ü)
3.3 mcg K vitamini (günlük ihtiyacın %4’ü)
0.6 mg B3 vitamini (günlük ihtiyacın %3’ü)
0.1 mg B6 vitamini (günlük ihtiyacın %3’ü)
9 mcg B9 vitamini (günlük ihtiyacın %2’si)
13 mg kalsiyum (günlük ihtiyacın %1’i)
0.4 mg demir (günlük ihtiyacın %2’si)
10 mg magnezyum (günlük ihtiyacın %2’si)
23 mg fosfor (günlük ihtiyacın %2’si)
259 mg potasyum (günlük ihtiyacın %7’si)
0.2 mg çinko (günlük ihtiyacın %1’i)
0.1 mg bakır (günlük ihtiyacın %4’ü)
0.1 mg manganez (günlük ihtiyacın %4’ü) içerir.
Bu rakamlar 4 yaş üstü için tavsiyelen günlük 2000 kalorilik beslenme programına göre oluşturulmuştur. Kişinin yaşı, cinsiyeti ve sağlık koşullarına bağlı olarak günlük olarak alması gereken vitamin ve mineral oranları değişebilir.

Fazla Kayısı Yemenin Bir Zararı Var mı?
Normal miktarlarda tüketilen taze kayısının bilinen bir yan etkisi yok. Ancak kuru kayısının üretim sürecinde kullanılan kimyasalların bazı astım hastalarında atakları tetiklediği yönünde araştırma sonuçları bulunuyor.

ABD Federal Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) verilerine göre kuru kayısının rengini güvenliğini sağlamak ve raf ömrünü uzatmak için kullanılan kükürt dioksit gazı astım hastalarının %5’inde tepkia neden oluyor. Bundan korunmak için üretim aşamasında sülfür içeren bileşenlerin kullanılmadığı organik kuru kayısılardan tüketebilirsiniz.

Faydaları



1. Anemi(kansızlık): Kuru kayısı kusursuz bir demir kaynağıdır. Demir ise anemi ile savaşmada en etkili etkendür. Kuru kayısı ilaveten demirin absorbe ettiği bakırı da içerir. Günlük kuru kayısı tüketimi hemoglobinlerimizin(kırmızı kan hücreleri)  sağlıklı kalmasına, bilhassa kadınların gün içerisinde ruh hallerinin dengede kalmasına yardım eder. Ayrıca ağır işlerde çalışan insanlar anemi olmasalar bile kuru kayısı tüketmek zorundadırlar.



2.    Kabızlık: Kuru kayısı pektin barındırır. Kuru kayısı ilaveten selüloz içerir. Selüloz hafif müsil etkisi ile kabızlık ile doğal yolla savaşır. Burada selüloz, çözülemeyen lif olarak rol oynar.  Pektin ise kabızlık süresi boyunca vücudumuzdaki su seviyesini dengeler.



3.    Sindirim :  Kuru kayısı ilaveten ağır akşam yemeklerinden önce tüketildiğinde sindirimi  ve hazmı basitlaştırır. İçinde bulunan alkaliler yemekte alacağımız asitleri nötralize eder.





4.    Ateş: Kuru kayısı yüksek ateşle de savaşır. İşte size kusursuz bir doğal ateş düşürücü tarifi: Bir adet kayısının üzerine bal sürün daha sonra bu kayısıyı bir bardak suyun içine atın ve iyice karıştırdıktan sonra suyu için. Ateşiniz 30 dk içinde düşecektir.  Ayrıca doğal yolla da susuzluğunuz giderilmiş olur.



5.    Deri: Kuru kayısı suyu bunun yanı sıra güneş yanıklarında, kaşıntılarda, egzamada ve uyuzda sorunli bölgenin üzerine kullanmak mümkün. Ayrıca bu hastalıkların dışında kullanmanız derinizi temizler ve çoğu deri hastalığına yakalanmanızı engeller.  Ayrıca kayısı suyu nemlendirici özelliğinden kaynaklı derinizin pul pul dökülen yerlerine uygulanabilir.



6.    Sağlıklı  Sindirim Sistemi: Kuru kayısı müsil özelliğiyle vücudumuzdaki  istenmeyen atıkları atmamıza yardım eder.  Piyasada bulunan sindirim sistemi içecekleri ve ürünlerinden daha etkili ve doğal bir yol olan kuru kayısı, alkali özelliğiyle tüm bağırsaklarınızı temizler.





7.    Gebelik:  Kuru kayısı tarihi tam net olarak bilinmemekle birlikte uzun yıllar  boyunca gebelikte destekleyici olarak ve kısırlık tedavisinde de yardımcı besin  olarak kullanılmıştır.  Kuru kayısının kısırlığı tedavi edici özelliği bulunmaktadır. Kanama ve spazmlarda doğal bir ağrı kesici olarak kullanılır. Ayrıca kuru kayısı vajinal bulaşmaların tedavisinde de kullanılır. Gebelik süresi boyunca kuru kayısı hamile kadınlar için kusursuz bir atıştırmalıktır.



8. Kalp Ritmini Düzenler: Kuru kayısı kusursuz bir potasyum kaynağıdır. Potasyum bir mineraldir ve içinde elektrolit bulundurur.  Bu mineraller kalp kasının sağlıklı çalışmasını sağlar ve kalp ritmini düzenler.



9. Gözün İyi Görmesi:  Kuru kayısı A vitamini içerir. A vitamini ise gözler için en yararlı vitamindir. Ayrıca A vitamini çok güçlü bir antioksidan olup, hücrelerin sağlıklı kalmasını sağlar.  Bazı radikal zararlar insan gözünün lensini incitebilir; bu da katarakt ve kalıcı göz hasarına yol açar. A vitamini bu hastalıklardan kurtulmanız için gerekmektedir. Kuru kayısı katarakt hastalığında hayati bir önem taşır.



10. Hemoglobin: Kuru kayısı hemoglobin artışına neden olur. anemi ile savaşta gerekli olan madde hemoglobindir.  Hemoglobin artışı için kuru kayısı içinde demir ve bakır bulunur.



11 . Astım: Kuru kayısı ilaveten tüberküloz semptomlarını, astımı ve bronşiti tedavi etmesi ile bilinir.



12. Cilt sağlığı: Kuru kayısı yağı, cilt sağlığında önemli bir rol oynar. Bu yağ cildin temiz ve pürüzsüz kalmasına yardım eder.



13. Yüksek kan basıncı: Kuru kayısı muzdan 3 kat daha çok potasyum içerir.  Vücudumuzun tuz seviyesini dengeleyerek kan basıncını düşürür.  İçinde potasyum bulunan kayısı ilaveten kalp hastalıklarına yakalanmamak için tercih edilmesi gereken besinler arasındadır.



14. Kas gelişimi: Kuru kayısı potasyum içerir. Potasyum, metabolizmayı güçlendirir ve organlarımızın için vazgeçilmezler arasında yer alır. Özellikle vücut geliştirme şampiyonlarının vazgeçilmez besini olan kuru kayısı, vücuttaki asit seviyesini dengeler ve proteinleri sentezler.



15. Kan pıhtılaşması: Kuru kayısı K vitamini içerir. K vitamini ise kanın pıhtılaşmasına yardım eden bir vitamindir. Herhangi bir yaralanma esnasında kanımızın pıhtılaşmaya ihtiyacı vardır, yoksa aşırı kanamadan ölebiliriz. Günlük 1 kase kuru kayısı Yemeniz,  kanınızın pıhtılaşmasına yardımcı olacaktır.


Dut Kurusunun Yararları

Yarar Zarar Pazartesi, Mart 13, 2017 0 Yorum

Dut Kurusunun Yararları 

Bahçemizde çok güzel bir dut ağacımız var. Her yıl olgun, taze, dalından bu güzel meyveyi yemenin güzelliğini anlatamam. Çoğu insan böyle bir nimete sahip değil. Çünkü şehirlerde dut ağacı bulmak çok zor. Pazardan aldıklarımız ise aynı zevki asla vermiyor. Dut kendine özgü tadı ve yapısıyla çok farklı ve faydalı bir meyve.
Dut meyevesi ve dut kurusunun yararlarını bu yazımıda okuyabilirsiniz.
Dut kurusu; demir bakımından zengin, idrar söktüren, ödem gideren ve bağırsak kurtlarına karşı etkili bir meyve. İşte bünyesindeki vitaminler vasıtası ile kanserle bile savaşan dut kurusunun yararları...